Yazı İçeriği

Romatoid artrit belirtisi: Mikropsuz iltihap

İltihaplı romatizmanın belirtileri

Romatoid artrit nasıl teşhis edilir?

Romatoid artrit tedavisi

Romatoid artrit nedir?

Romatoid artrit (RA), eklemlerde iki taraflı ağrı, şişme ve eklem tutukluğu ile belirti veren, özellikle el ve ayak eklemlerini tutan, sadece bu eklemlerde kalmayıp, kalça, diz ve omuz gibi eklemleri de tutabilen iltihaplı eklem romatizmalarından biridir. Romatoid artritin nasıl oluştuğu bilinmez. Ancak “HLA-B27” genini taşıyanların, hastalığa yakalanma riski fazladır. Sadece genetik yatkınlığı olan kişilerde bu hastalığın ortaya çıktığı düşünülür. Genetik yatkınlığın mevcut olması, hiçbir zaman için hastalık görülecek anlamına gelmez, sadece hastalığın gelişme riskinin arttığını ifade eder.


Romatoid artrit belirtisi: Mikropsuz iltihap

Romatoid artrit, eklemlerde sinovia adı verilen eklem zarının inflamasyonu (mikropsuz iltihap) ile başlar. Hastalıkta duyulan ağrının ana nedeni, sinovial dokunun iltihaplanması ile salınan kimyasal maddelerin sinir uçlarını uyarması ve eklem kapsülünün gerilmesidir. Başlangıçta etkilenen sinovia daha sonraki dönemlerde hastalık kontrol altına alınmaz ise eklem kıkırdağını, bağlarını ve dolayısı ile eklemi de etkiler. Eklemlerde kalıcı şekil bozuklukları yapabilir. Bu nedenle romatoid artrite erken müdahale etmek çok önemlidir. Ancak hastalığı bulunan her kişi için tanı ve tedavi süreci aynı olmayabilir. Bazı kişilerde çok hızlı ve şiddetli ilerlerken, bazı kişilerde de aksine yavaş ve hafif ilerleyebilir. Her yaşta görülebilen bir hastalık olmasına rağmen genelde 20-50 yaş arasında başlar. Ancak çocukluk yaşında veya ileri yaşlarda da görülebilir. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklerden fazladır.

İltihaplı romatizmanın belirtileri

Türkiye’deki iltihaplı romatizma hastalarının yüzde 80’i HLA-B27 geni taşırken, Orta-Kuzey Avrupa’daki hastaların yüzde 95-99’u bu geni taşır. Bu nedenle aile öyküsü çok önemlidir. Birinci derece akrabanızda iltihaplı romatizma varsa, bu hastalığın sizde de görülme oranı yüzde 20’dir. Hatta ikinci derece akrabanızda bulunması bile, sizin için risk faktörü oluşturur. Belirtileri ise şunlardır:

  • Üç aydan uzun süren istirahatteyken gelişen bel ve kalça ağrıları
  • Ağrılarda hareketle azalıp artma olmaması
  • Ağrı kesicinin ağrıları azaltması ya da geçirmesi
  • Boyun bel hareketlerinde ve her nefes alıp verişte göğüs kafesinde ağrı ve kısıtlılık

Yukarıdaki belirtileri olan kişilerin romatoloji uzmanına başvurması önerilir.

Romatoid artrit nasıl teşhis edilir?

Romatoid artrit tanısı için hastalığa özel ve kesin bir test yoktur. Ancak kişinin şikayetleri, klinik bulguları, radyolojik tetkikleri ve kan tahlilleri sonucunda tanı konulabilir.

  • Kan tahlilleri: Hastalık bulunan kişilerin büyük bir kısmında kansızlık, romatoid faktörü (RF) mevcuttur. Hastalığın alevli olduğu dönemlerde kişilerde eritrosit, sedimentasyon ve C reaktif protein yüksekliği saptanır. Kan testi sonucunda RF varlığı bu kişilerde çok büyük ölçüde pozitif olmakla beraber, RF’nin bulunduğu her kişide de romatoid artrit olmayabilir.
  • Radyoloji: Romatoid artrit tanısında problemli eklem, çoğunlukla el ve ayak grafileri tanı koymaya yardımcıdır. Ancak hastalığın yeni başladığı, belirgin eklem tutulumunun olmadığı dönemlerde manyetik rezonans görüntüleme (MR) veya ultrasonografi direkt röntgene göre tanıda daha yardımcıdır.

Romatoid artrit tedavisi

Başlangıç döneminde eklem zarını sonrasında da eklemle ilgili tüm yapıları baskılayan romatoid artrit hastalığının tedavisinde, erken tanı koymak ve etkin tedavi yapmak çok önemlidir. Bu nedenle erken ve yeteri kadar etkin ilaç tedavisi, hastalığın tedavisinde temeldir. Romatoid artrit tedavisinde amaç; hastalığın mevcut atağını baskılamak ve sonrasında da atak oluşumunu önlemektir. Romatoid artrit tedavisinde ilaç tedavisinin dışında, hasta ve hasta yakınlarını eğitmek, gerekli dönemlerde yardımcı cihazlar kullanmak, egzersiz yapmak, psikolojik destek almak, gerekli hastalara yardımcı cihaz kullanımı da tedaviye dahildir. Tedavilerde genel olarak geçerli ana kural tedavinin hastaya göre yönetilmesi ve yönlendirilmesi gerektiğidir. Kişiye hastalık hakkında bilgiler verilmesi bu açıdan da çok önemlidir. Kişiye verilen bilgilerde, hastalığın oluşum nedenleri, hastalığın gelişimi ve neden olabildiği sorunlar, mevcut ilaç seçenekleri ve bunların etkileşimi mutlaka anlatılmalıdır.