Yazı İçeriği

Etkisi bir hafta süren insülin türevi

Solunumla insülin alma yöntemi

Kilo kontrolü sorununa çare

Yapay pankreas diyabetlilerin hizmetinde

Cilde yapışan bantlar

İnsülin hapı yolda

Diyabet tedavisinde çığır açan 6 yeni yöntem

Tüm dünyada görülme sıklığı giderek artan bir sağlık sorunu olan diyabet, insülin iğnesini sürekli yanında taşımak zorunda olan hastalar için hayatı ciddi ölçüde zorlaştıran bir rahatsızlık. Pankreasın insülin üreten hücrelerinde bozulma olması sonucu ortaya çıkan diyabetin tedavisi günümüzde büyük ölçüde enjeksiyon yoluyla vücuda verilen insülinle sağlanıyor. Kalp krizi, inme gibi akut komplikasyonlardan uzun vadede ortaya çıkabilen körlük, böbrek yetmezliği, nöropati gibi kronik sağlık sorunlarına kadar birçok ciddi sonucu olabilen diyabet, kişilerin insülin iğnelerini sürekli olarak yanlarında taşımalarını gerektiriyor. Hasta konforu açısından çok kullanışlı olmayan bu yöntem, son yıllarda yapılan yoğun araştırmalar sonucu artık tedavideki tek seçenek olmaktan çıkmak üzere.


Etkisi bir hafta süren insülin türevi

İlk olarak 1920 yılında keşfedilen insülin tedavisi o dönem için devrim niteliğinde bir uygulama olmuştu. İnsülin önceleri hayvanlardan elde edilirken teknolojik gelişmeler sayesinde laboratuvarda insan insülinleri üretilmesi mümkün oldu. Halen devam eden araştırmalarda kişinin ihtiyacına göre kısa, orta ve uzun etki süreli insülin türevleri üzerinde çalışılıyor. Kişiye özel tedavi stratejisi geliştirilmesi ve uygulanmasını kolaylaştıran bu yeni türevlerden bazıları yüksek kan şekerini hipoglisemiye yol açmadan 5-10 dakikada düşürmeyi sağlarken, bazılarının etki süresi bir hafta devam edebildiği için haftada yalnızca bir kere uygulanmaları yeterli oluyor.

Solunumla insülin alma yöntemi

Her ne kadar yeni insülin türevleri heyecanla beklense de bugüne dek kullanılan tek yöntem olan enjeksiyon ile uygulanma zorunluluğu geliştirilen yeni insülin türevleri için de geçerli. Oysa diyabet tedavisinde kan şekerinin normal sınırlarda tutulması hedefi kadar önem taşıyan bir başka konu ‘hasta konforu’.

Kişinin sürekli enjeksiyon yapması zorunluluğunu ortadan kaldıran ‘solunum yoluyla insülin alma’ yöntemi 2015 yılından bu yana Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılıyor. İnhale insülin şu anda yalnızca kısa etki süreli insülinler için alternatif olabiliyor. Ancak uzun dönem güvenilirliği henüz kanıtlanmamış olsa da kullanım kolaylığı ve etkili kan şekeri kontrolü sağlayan inhale insülinlerin kullanımının hızla yaygınlaşması bekleniyor.

Kilo kontrolü sorununa çare

Yemek sonrası bağırsaklardan salgılanan ve görevleri ağızdan gıda alımı sonrası kan şekeri yükselirken pankreasın insülin salgılamasını artırmak olan hormonlara inkretin hormonları adı veriliyor. Bilim insanlarının uzun süre üzerinde çalıştığı ve bu hormonları taklit eden ilaçlar (inkretinler) artık kullanımda!

Etki süresinin uzamasını sağlayarak pankreasın insülin salgılama yeteneğini artıran inkretin ilaçları, klasik tedavilere göre önemli avantajlar taşıyorlar. Kan şekeri kontrolünde çok etkili olan ve ayrıca merkezi sinir sistemi aracılığıyla beyni etkileyerek iştah azaltıcı etki yapan inkretinler, mide boşalmasını yavaşlatarak tokluk duygusunu uzatıyorlar. Böylece diyabet hastalarının bir kısmının en önemli sorunu olan kilo kontrolü sorunu aşılabiliyor.

İnkretinlerin bir diğer önemli etkisinin bu ilaçların kan şekeri düzeyine bağımlı etki göstermeleri. Yani kan şekeri ne kadar yüksekse inkretinlerin kan şekeri düşürücü etkileri o kadar güçlü, kan şekeri ne kadar düşükse etkileri o kadar az oluyor. Bu sayede hipoglisemi yapıcı etkileri çok azalıyor. Halen insülin gibi günde bir veya iki kez enjeksiyonla uygulanan inkretinler, ilerleyen yıllarda şu an geliştirme aşamasında olan kibrit çöpü büyüklüğünde bir cihazla kullanılacak.

Yapay pankreas diyabetlilerin hizmetinde

Günümüzde diyabet sorunu olanlarda kan şekeri kontrolü için kişilerde parmak ucundan alınan kanda kan şekerine bakılıyor ve ihtiyaca göre kişiye günde bir ya da birkaç kez insülin uygulanıyor. Elli yıl önceki tedavi yöntemleri ile karşılaştırılınca çağ atlama olarak görülebilecek bu tedavi yine de idealden uzak ve her kişide kan şekeri kontrolünü sağlamakta ve diyabet komplikasyonlarını önlemekte yetersiz olarak yorumlanıyor. Yine son 30 yıldır kullanılan insülin pompalarının ve sürekli kan şekeri takibi yapan monitörlerin, önemli bir gelişme olmakla birlikte, pek çok kişide stabil kan şekeri kontrolü sağlayamadığı ve kan şekerinin yükselmesini ya da şeker düşüklüklerini önleyemediği biliniyor.

Son yıllarda sağlık alanında da artık çok yoğun olarak kullanılan yapay zeka uygulamaları ‘Yapay Pankreas’la artık diyabet hastalarının da hizmetinde. İnsülin pompası ve sürekli kan şekeri monitorizasyonu tekniklerini bilgisayar algoritmaları ile birleştirerek oluşturulan ve ‘yapay pankreas’ (‘biyonik pankreas’) adı verilen cihaz, diğer insülin uygulama yöntemlerindeki birçok soruna çözüm olma umudu taşıyor. Yapay pankreas sürekli otomatik olarak ölçtüğü kan şekerindeki değişime uygun olarak vücuda insülin pompalama özelliği taşıyan bir cihaz. “Akıllı insülin pompası” olarak da nitelendirilen yapay pankreas, kişinin sürekli kan şekeri takibi yaparak insülin düzeyini kendisinin belirlemesi gerekliliğini ortadan kaldırıyor.

Cilde yapışan bantlar

Bir başka heyecan verici gelişme ‘akıllı insülin’ adı verilen cilde yapışan bantların keşfi. Bu yöntem yapay pankreastan biraz farklı olmakla birlikte aynı mantıkla çalışıyor. Yaklaşık bir liralık metal para büyüklüğünde ve kirpik inceliğindeki bu yapışkan silikon bant, 100’den fazla mikro iğne taşıyor ve bu küçük iğnelerin ucundaki enzimler aracılığı ile kan şekerini sürekli ölçerek şeker düzeyine göre gereken miktarda insülinin kana karışmasını sağlıyor. Bu yöntem, yapay pankreasla birlikte, diyabet tedavisinde bilim insanlarının en büyük hayali olan “sağlıklı bireydeki kan şekeri metabolizmasını en iyi taklit eden yöntemler olma” potansiyelini taşıyor.

İnsülin hapı yolda

Günümüzde insülin hala sadece enjeksiyonla ya da enjektör tekniği ile çalışan insülin kalemleri / insülin pompaları ile cilt altına uygulanabiliyor. Yıllar içinde daha ince ve kısa iğneler geliştirilerek hasta konforu artırılmaya çalışıldıysa da uygulama sırasındaki acı giderilebilmiş değil. Günde 4-5 kez bu uygulamayı yapan bir kişi için her seferinde acı hissetmek bazen umut kırıcı olabiliyor. 2016 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nden bir grup bilim insanı insülin hapı ile ilgili ilk müjdeyi verdi. Colestosom adı verilen doğal lipid bazlı moleküllerden oluşan bir kapsülün içine yerleştirilen insülin molekülü mide asidinden etkilenmeden bağırsağa geçip emilerek kana karışabiliyor. Bu keşfin ilaç şekline dönüşmesi için hala zamana ihtiyaç olsa da kullanım kolaylığının getirdiği umut rüzgarları şimdiden heyecan aşılıyor.