Daha iyi bir deneyim için konum izni vermelisiniz.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
İçindekiler

Hipertansiyon Nedir?

Hipertansiyon, kalpten vücuda taşınan kanın atardamar duvarlarına uyguladığı kuvvetin, kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarına neden olabilecek kadar yüksek olduğu yaygın bir tıbbi duruma verilen isimdir. Hipertansiyon aynı zamanda yüksek tansiyon adıyla da bilinir.

Normal şartlar altında tansiyon, yani damar çeperlerine uygulanan kan basıncı, hem bireyin kalbinin pompaladığı kan miktarına hem de atardamarlar veya toplardamarlardaki kan akışına karşı gösterilen direnç miktarına göre belirlenir. Kalp atarken ölçülen tansiyon değerine sistolik, kalp yumuşadığında ölçülen tansiyon değerine ise diyastolik adı verilir.

Kalp ne kadar çok kan pompalarsa ve atardamarlar ne kadar dar olursa, bireyin tansiyon değeri o kadar yüksek olur. Kardiyovasküler hastalık riski altında bulunmayan ve 18 yaş üstünde olan bireyler için istirahat anında sistolik değer en fazla 120 mmHg, ya da 12, diyastolik değer ise en yüksek 80 mmHg, ya da 8 olmalıdır. Bu değerlerin üzerindeki sonuçlar ilk aşamada öncül hipertansiyon olarak kabul edilir. Bu değerler normalde önce sistolik, sonra diyastolik değerler olarak, yani 120/80 ya da 12/8 şeklinde okunur. Hastalık riski altında bulunan bireylerde ise bu değer 110 mmHg olarak kabul edilir.

Bireyler hiçbir belirti göstermeden uzun yıllar boyunca hipertansiyona sahip olabilir. Herhangi bir semptom olmasa bile, hipertansiyon kan damarlarında ve kalpte tespit edilebilir hasar oluşturmaya devam eder. Kontrolsüz hipertansiyon, kalp krizi ve felç gibi ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıkma riskini artırır.

Hipertansiyon genellikle ilerleyen yaşla gelişir ve sonunda neredeyse her insanı etkiler. Ancak hipertansiyon kolaylıkla tespit edilebilir bir durumdur ve varlığı saptandıktan sonra kontrol edilmesi için çeşitli yöntemler mevcuttur.

Hipertansiyon Neden Olur?

Yetişkinlerde görülen hipertansiyon vakalarının % 90 - 95 gibi büyük bir oranında tanımlanabilir bir nedeni yoktur. Tanımlanabilir nedeni olmayan bu hipertansiyon türüne birincil (primer) hipertansiyon adı verilir. Bu tür hipertansiyon, zaman içerisinde kademeli olarak gelişme eğilimindedir.

Daha nadir bazı vakalarda ise hipertansiyon altta yatan tıbbi bir durumdan kaynaklanır. İkincil hipertansiyon olarak adlandırılan bu tür hipertansiyon, aniden ortaya çıkma eğilimindedir ve birincil hipertansiyon türünden daha yüksek tansiyon değerlerine neden olur. Bu duruma neden olan tıbbi durumlar ve ilaçlar arasında böbrek sorunları, böbreküstü bezi tümörleri, kan damarlarında doğuştan gelen kusurlar, obstrüktif uyku apnesi, ve tiroid sorunları ile doğum kontrol hapları, soğuk algınlığı ilaçları gibi bazı ilaçlar, dekonjestanlar, reçetesiz satılan ağrı kesiciler, bazı reçeteli ilaçlar, ya da kokain ve amfetamin gibi yasadışı uyuşturucular sayılır.

İlerleyen yaşla birlikte hipertansiyon riski artar. Yaklaşık 64 yaşına kadar erkeklerde hipertansiyon görülmesi daha yaygınken, 65 yaşından sonra kadınların hipertansiyon geliştirmesi daha sık görülür. Hipertansiyon özellikle Afrika kökenli insanlar arasında daha yaygındır ve genellikle diğer kıtalardan gelen bireylerde olduğundan daha erken yaşta gelişir. Yüksek tansiyona bağlı felç, kalp krizi ve böbrek yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlar da Afrika kökenli insanlarda daha yaygındır. Benzer şekilde hipertansiyon kalıtsal olarak aynı ailede ortaya çıkma eğilimi gösterir. 

Fazla kilolar, bireyin dokularına dokularına oksijen ve besin sağlanması için aynı oranda fazla kan gerektirir. Damarlarında dolaşan kan hacmi arttıkça, damar duvarlarındaki basınç da artar.

Hareketsiz, durağan bir hayat tarzı yaşayan bireylerin kalpleri genelde daha hızlı atar. Bireyin nabzı ne kadar hızlı atarsa, kalp her kasılmada o kadar çok çalışır ve atardamarların üzerindeki kuvvet o kadar fazla olur.

Beslenme sürecinde fazla tuz ve sodyum alınması vücudun tuttuğu sıvı miktarını, dolayısı ile tansiyonu artırır. Benzer şekilde diyette potasyumun az olması da sorun yaratır. Potasyum, hücrelereki sodyum miktarını dengelemeye yardımcı olur. Potasyum azlığı, kanda çok fazla sodyum birikmesine neden olabilir. 

Sigara içmek veya tütün çiğnemek sadece tansiyonu geçici olarak yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda tütünde bulunan kimyasallar dolaşım sistemine akciğerler üzerinden geçtikten sonra damarların çeperlerinin iç kaplamasına zarar verebilir. Bu, zaman içinde damarların daralmasına ve kalp hastalığı riskinin artmasına neden olabilir. Başkasının içtiği sigaranın dumanı da bireyin kalp hastalığı riskini artırır.

Aşırı alkol tüketimi zaman içerisinde kalbe zarar verebilir. Sağlıklı yetişkinlerde kadınlar için günde bir kadeh, erkekler için iki kadehten fazlası bireyin tansiyonunu etkileyebilir. 

Yüksek düzeyde stres, bireyin tansiyon değerlerinde geçici bir artışa neden olabilir. Stresle başa çıkmak için fazla yemeğe yönelmek ya da alkol ve tütün ürünlerini kullanmak, hipertansiyon riskini artırabilir. 

Böbrek hastalığı, diyabet veya uyku apnesi gibi bir takım kronik tıbbi durumlar bireyde hipertansiyon gelişmesi riskini artırabilir. 

Bazı vakalarda hamileliğin hipertansiyona yol açtığı gözlemlenmiştir. Hipertansiyon en yaygın olarak yetişkinler arasında görülse bile, çocuklar da risk altında olabilirler. Çocuklarda görülen hipertansiyon vakaları çoğunlukla böbrekler veya kalp ile ilgili sorunlardan kaynaklanır. Ancak sağlıksız beslenme, obezite ve egzersiz eksikliği gibi kötü yaşam tarzı alışkanlıkları daha fazla çocukta hipertansiyon görülmesine yol açmaktadır.

Hipertansiyon İle Ortaya Çıkabilecek Komplikasyonlar Nelerdir?

Hipertansiyon nedeniyle damarların duvarlarında oluşan aşırı basınç, organların yanı sıra kan damarlarına da zarar verebilir. Tansiyonun değeri ne kadar yükselirse ve durum ne kadar uzun süre devam ederse, hasar o kadar büyük olur.

Kontrolsüz hipertansiyonun ortaya çıkardığı komplikasyonlar arasında öncelikle arterlerin sertleşmesi ve kalınlaşması olarak tanımlanan ateroskleroz vardır. Ateroskleroz kalp krizi, felç veya diğer komplikasyonlara yol açabilir. Artan kan basıncı, kan damarlarının zayıflamasına ve şişmesine yol açarak bir anevrizma, yani damar duvarında bir baloncuk oluşturabilir. Bir anevrizma patlarsa yaşamı tehdit eden bir iç kanamaya neden olabilir.

Hipertansiyon durumunda kalbin bireyin damarlarındaki yüksek basınca karşı kan pompalaması için daha çok efor harcaması gerekir. Bu efor, kalbin pompalama odasının duvarlarının kalınlaşmasına yani sol ventrikül hipertrofisine neden olur. Yeteri kadar kalınlaşan kaslar, vücudun ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek kadar kanı vücuda pompalamakta zorlanabilir. Bu duruma kalp yetmezliği adı verilir.

Bireyin böbreklerdeki damarların zayıflaması ve daralması, böbreklerin normal şekilde çalışmasını engelleyebilir. Benzeri şekilde gözlerdeki damarların kalınlaşması, daralması veya yırtılması görme kaybına neden olabilir.

Metabolik sendrom, aralarında yüksek trigliserit değerleri, düşük miktarda yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol yani "iyi" kolesterol değerleri, yüksek tansiyon değerleri ve yüksek insülin seviyeleri ile bel çevresinde kalınlaşma gibi bir takım koşulları barındıran bir grup metabolizmaya bağlı bozukluktur. Bu koşullar birleşerek bireyin kalp ve şeker hastalığı ya da felç geliştirme olasılığını artırır.

Kontrolsüz hipertansiyon, düşünme, hatırlama ve öğrenme yeteneğini de etkileyebilir. Hipertansiyonu olan bireylerde hafıza veya kavramları anlama sorunları daha sık görülür. Buna paralel bir şekilde daralmış veya tıkalı arterler ya da bir felç durumu beyne giden kan akışını sınırlayarak vasküler demans adı verilen bir demans türüne neden olabilir. 

Hipertansiyon Belirtileri Ve Tipleri Nelerdir?

Bireyin tansiyon değerleri tehlikeli derecede yüksek seviyelere ulaşsa bile birçok hipertansiyon vakasında bir belirti veya semptom görülmeyebilir. Ancak hipertansiyonu olan bireylerde değerler 180/110 mmHg gibi hayatı tehdit edebilecek yükseklerde değerlere ulaştığında baş ağrısı, burun kanaması veya nefes darlığı gibi bulgular görülebilir, ancak bu belirti ve semptomlar hipertansiyona özel spesifik değildir. Hipertansiyon genellikle ciddi veya yaşamı tehdit edici bir aşamaya gelene kadar saptanmaz.

Hipertansiyonun birincil ve ikincil tansiyon halinde iki genel türü mevcuttur.

Normal şartlarda düzenli doktor ziyaretlerinde tansiyon ölçümü gerçekleştirilir. 18 yaşından itibaren bireyler en az iki yılda bir defa doktor gözlemi altında tansiyon değerlerini ölçtürmelidir. 18 - 39 yaş aralığında olan ve hipertansiyon riski taşıyan bireyler ile 40 yaş üstü bireyler ise her sene tansiyon değerini ölçtürmelidir. 3 yaş ve üstü çocukların da yıllık kontrollerinin bir parçası olarak tansiyonları ölçülür. Aradaki farkın belirlenmesi için ölçüm her iki kolda tekrarlanmalı, ve uygun büyüklükte bir cihaz kullanılmalıdır.

Doktorlar halihazırda hipertansiyon teşhisi konulan veya kardiyovasküler hastalık için başka risk faktörleri taşıyan bireylere muhtemelen daha sık ölçüm yapılmasını önerecektir. Düzenli doktor ziyareti gerçekleştirmeyen bireyler, tansiyon ölçümlerini evde, veya eczanelerde yaptırabilir. Doktorlar tarafından yapılmayan ölçümlerin doğruluğu, ölçüm cihazının büyüklüğü ve kalitesi ile doğrudan alakalıdır.

Hipertansiyon Nasıl Teşhis Edilir?

Doktor, bireyin tansiyon değerlerini ölçmek için genellikle kolun etrafına şişirilebilir bir kolluk yerleştirir ve bu kolluğa bağlı bir basınç yani tansiyon ölçüm cihazından faydalanır.

Bu ölçüm cihazı tansiyon değerlerini milimetre cıva, yani mmHg cinsinden verir. Bu ölçüm sırasındaki ilk ve daha yüksek olan sayı, kalp attığında damarlarda oluşan basıncı, yani sistolik tansiyon değerini ölçer. İkinci veya daha düşük olan sayı, iki nabız atışı arasında kalbin dinlendiği sürede damarlarda oluşan basıncı, yani diyastolik tansiyon değerini ölçer.

18 yaş üstü yetişkinler için tansiyon ölçümlerinin sonuçları dört genel kategoriye ayrılır:

Normal Tansiyon

120 mmHg altındaki sistolik tansiyon ve 80 mmHg altındaki diyastolik tansiyon değerlerine verilen isimdir.

Öncül Hipertansiyon, ya da Öncül Yüksek Tansiyon

120 ile 129 mm Hg arasında değişen bir sistolik tansiyon ile 80 mm Hg altındaki bir diyastolik tansiyon değerine verilen isimdir. Bu durum, yüksek tansiyonu kontrol etmek için gerekli adımlar atılmadıkça zamanla kötüleşme eğilimi gösterir.

1. Evre Hipertansiyon

130 ila 139 mm Hg arasında değişen bir sistolik tansiyon ya da 80 ile 89 mm Hg arasında değişen bir diyastolik tansiyon değerine verilen isimdir.

2. Evre Hipertansiyon
140 mm Hg ve üzerinde bir sistolik tansiyon değeri ya da 90 mm Hg ve üzerinde bir diyastolik tansiyon değerine verilen isimdir.

Normal şartlarda tansiyon okunurken her iki sayının da değeri eş derecede önemli olsa bile, 50 yaşından daha büyük bireylerde sistolik değer daha da önemlidir. İzole sistolik hipertansiyon, diyastolik tansiyonun normal yani 80 mm Hg altında bir değerde, ancak sistolik basıncın yüksek yani 130 mm Hg değerine eşit ya da daha büyük olduğu bir durumdur. Bu durum özellikle 65 yaşından büyük bireylerde yaygın bir hipertansiyon türüdür.

Bireye hipertansiyon teşhisi konulmadan önce en az üç farklı randevuda iki ya da üç tansiyon ölçümü yapılır. Bu tansiyonun normalde gün içinde değişmesinden ve bazı vakalarda doktor karşısına gidildiğinde tansiyon değerlerinin kendiliğinden yükselmesinden kaynaklanan bir uygulamadır. Doktor karşısında ya da hastanede tansiyonun yükselmesi durumu hipertansiyon vakalarının yaklaşık % 10’unu oluşturur. 

Doktor, ek bilgi elde etmek ve hipertansiyon tanısını onaylamak için bireyin evde tansiyonunu ölçmesini isteyebilir. Bunun yanı sıra yine hipertansiyon olup olmadığının doğrulanması için ambulatuvar kan basıncı izleme adı verilen 24 saatlik bir kan basıncı izleme testi önerebilir. Bu test için kullanılan cihaz, 24 saatlik bir süre boyunca düzenli aralıklarla bireyin tansiyonunu ölçer ve ortalamada gece ve bir gündüz süresince tansiyon değerlerindeki değişimin doğru bir ölçümünü sağlar.

Ölçümler sonucunda bir hipertansiyon ihtimali görülürse, doktor bireyin tıbbi geçmişini gözden geçirir ve fizik muayene yapar. Buna ek olarak idrar tahlili, kan tahlili, kolesterol tahlili ve kalbin elektriksel aktivitesini ölçen elektrokardiyogram gibi rutin testlerin yapılmasını tavsiye edebilir. Daha fazla kalp hastalığı belirtisi olup olmadığınının kontrolü için ekokardiyogram gibi ek testler de gerekli olabilir. 

Hipertansiyon tedavisinin etkisini izlemenin, hipertansiyon olup olmadığını doğrulamanın veya hipertansiyonun kötüleştiğini teşhis etmenin önemli bir yolu, evde tansiyonu izlemektir. Evde tansiyon ölçebilen cihazlar yaygın olarak bulunur ve reçete gerektirmez. Ancak evde tansiyon takibi, ölçüm cihazlarında bulunabilen bir takım sınırlamalar nedeniyle doktor tarafından yapılan ölçümler kadar hassas olmayabilir. Bu sebeple bireyler yılda en az bir defa ölçümleri doğrulamak için ölçümü doktor ziyareti ile yaptırmalıdır. 

Tıp uzmanları günümüzde giderek yaygınlaşan ve tansiyonu bilekten ya da parmaktan ölçen akıllı saat veya telefon gibi dijital  araçların tam güvenilir olmadığı görüşündedir.

Hipertansiyon Nasıl Tedavi edilir?

Hipertansiyon tedavisi sürecinde doktorun reçete edeceği ilaç kategorisi, tansiyon ölçümlerine ve diğer tıbbi sorunlarına bağlıdır. Bireyler kendilerine özel bir tedavi planı geliştirmek için hipertansiyon tedavisi sağlama konusunda deneyimli bir tıp uzmanı ekibi ile birlikte çalışmalıdır.

Doktorlar bireyin ihtiyacı olan günlük ilaç dozlarının sayısını azaltmak için, tek bir ilacın daha yüksek dozları yerine düşük dozlu ilaçların bir kombinasyonunu reçete edebilir. Bu genellikle tek bir ilaç türü kullanımından daha etkilidir. Birey için en doğru ve uygun kombinasyonu bulmak için ilaç kombinasyonlarında çeşitli değişiklikler yapılabilir.  Hipertansiyon tedavisinde hedef, bireyin ne kadar sağlıklı olduğuna bağlı olarak değişir. 

65 yaş üzerinde sağlıklı yetişkinler, 65 yaşından küçük ve on sene içerisinde kardiyovasküler hastalık geliştirme ihtimali % 10 üzerinde olan bireyler ve kronik böbrek, koroner arter veya şeker hastalığı olan bireylerde tansiyon hedefi her zaman 130/80 mm Hg'den az olmalıdır:

65 yaş ve üzerindeki bireylerin kullandıkları ilaçlar sistolik tansiyon değerini 130 mm Hg altında tutarsa ve yaşam kalitesi ile sağlık durumu üzerinde ayrıca bir olumsuz etki çıkarmazlarsa, genellikle ilaçların değişmesi gerekmeyecektir.

Hipertansiyon tedavisinde öncelikli olarak, kalsiyum kanal blokerleri gibi ilaçlar kullanılabilir. Greyfurt suyu bazı kalsiyum kanal blokerleri ile etkileşime girerek bireyde yan etki görülmesi riskini yükseltebilir. Bunun için hangi ilaçlar ile nelerin alınmaması gerektiği önceden doktorlar ile konuşulmalıdır.

Hipertansiyon tedavisinde öncelikli olarak kullanılan ilaçların kombinasyonları ile tansiyon değeri hedefine ulaşılamıyorsa, doktor tarafından merkezi sinir sistemi etkili ajanlar ile diğer tansiyon ilaçlarıyla birleştirildiğinde etkili olan beta blokerleri reçete edilebilir. 

Hipertansiyonun ilaçlarla kontrol edilmesinin zor olduğu durumlara dirençli hipertansiyon adı verilir. En azından birisi diüretik olmak üzere, en az üç farklı hipertansiyon ilacı kullanılmasına rağmen, bireyin tansiyon değerleri hala yüksek kalıyorsa, dirençli hipertansiyon tanısı konulabilir. Hipertansiyonu aynı anda dört farklı ilaçla kontrol edilen bireylerde de dirençli hipertansiyon olduğu kabul edilir. Bu vakalarda ikincil bir nedeni olasılığı genellikle yeniden değerlendirilir. Eğer hipertansiyonun altında yatan neden belirlenirse, daha etkili ve uygun bir tedavi yardımıyla normal tansiyon değerleri hedefine ulaşılması şansı yükselir. 

Hipertansiyon ilaçları düzenli olarak kullanılmalıdır. Unutma gibi nedenlerden dolayı ilaç kullanımı aksarsa, aniden yükselen değerler, daha fazla hasara yol açabilir. Birey doz atlaması durumunda nasıl önlemler alınması gerektiğini doktora sormalıdır.

Hipertansiyon Nasıl Geçer?

Yaşam tarzını değiştirmek, bireyin hipertansiyonu kontrol altına almak yolunda uzun mesafe kat etmesini sağlayabilir. Doktor, bireye kalp için daha sağlıklı besinlerle ve daha az tuz ile beslenme, düzenli fiziksel egzersiz yapma, sağlıklı kiloyu koruma ya da fazla kiloları verme ya da içilen alkol miktarını sınırlama ya da sigarayı bırakma gibi yaşam tarzı değişiklikleri yapmasını tavsiye edebilir. Ancak bazı vakalarda yaşam tarzı değişiklikleri yeterli değildir. Diyet ve egzersize ek olarak, doktor tansiyonu düşürmek için ilaç önerebilir.

Hipertansiyon İçin Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Evde Bakım

Tansiyon ilaçları alan bireylerin bile hipertansiyonu kontrol etmek için gerçekleştirebileceği bir takım yaşam tarzı değişiklikleri mevcuttur. Bunun için öncelikle kalp dostu bir diyet uygulanmalı ve sağlıklı yiyecekler tüketilmelidir. Öğünlerde meyveler, sebzeler, tam tahıllar, kümes hayvanları, balıklar ve az yağlı süt ürünlerini tercih edilmelidir. Gün içinde hipertansiyonu önlemeye ve kontrol etmeye yardımcı olabilecek miktarda potasyum alınmalı ve daha az doymuş yağ ile trans yağ tüketilmelidir. 

Günlük sodyum tüketimi en fazla 2.300 miligramın altına indirilmeli, ideal olarak 1.500 mg ve altı hedeflenmelidir. Bunun için konserve ve hazır yemeklerdeki tuz miktarı özenle takip edilmelidir. 

Birey kendisi için sağlıklı bir kiloda kalmayı hedeflemelidir. Fazla kiloları vermek hipertansiyonu kontrol etmek ve onunla ilgili sağlık sorunları riskini azaltmaya yardımcı olur. Normal şartlarda verilen her kilogram, tansiyon değerini 1 mm Hg düşürebilir.

Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz, hem tansiyonu düşürmeye hem de günlük stresi yönetmeye, ya da kiloyu kontrol altında tutmaya ve çeşitli sağlık sorunları riskini en aza indirmeye yardımcı olabilir. Haftalık 150 dakika orta derecede egzersiz veya 75 dakika ileri egzersiz birey için yardımcı olabilir. Bunun için haftanın beş günü 30’ar dakika boyunca tempolu yürümek yeterli olacaktır. Buna ek olarak haftanın en az iki günü kas güçlendirme egzersizlerine ayrılmalıdır.

Hiçbir şart altında sigara içilmemelidir. Tütün, hem damar çeperlerine zarar verebilir ve hem de plak oluşumu sürecini hızlandırarak damarları daraltabilir.  Alkol tüketimi ise sınırlandırılmalı ve ölçülü bir şekilde yapılmalıdır.  Bu ölçü kadınlar için günde bir kadeh, erkekler için iki kadehten fazla olmamalıdır. 

Stres yönetimi ile günlük stres mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Derin nefes alma, kas gevşetme veya meditasyon gibi sağlıklı başa çıkma teknikleri ile birlikte düzenli ve yeterli uyku, stresi yönetmek için bireye yardımcı olabilir. 

Birey tansiyon değerlerini evde takip etmelidir. Bu takip, ilaçların etkisini gözlemlemeye ve hatta hem bireyi hem de doktoru olası komplikasyonlara karşı erkenden uyarmaya yardımcı olabilir. Ancak ölçümler sonucunda normal değerler görülse bile  önce doktorla konuşmadan ilaç kullanımı bırakılmamalı, veya ilaç türü ya da diyet tarzı değiştirilmemelidir.

Özellikle hamilelik sırasında tansiyon ölçümleri yapılmalıdır. Hipertansiyonu olan kadınlar, hamilelik sürecinde hipertansiyon ile nasıl başa çıkacaklarını doktorları ile görüşerek belirleyebilirler. 

Lifli besinlerin, D vitamininin, magnezyum ve kalsiyum gibi minerallerin, folik asidin, kakao ve sarımsak gibi nitrik oksit değerini artıran ürünlerin ve daha çok yağlı balıklarda bulunan omega-3 yağ asitleri içeren takviyelerin tüketiminin yüksek tansiyonun kontrol edilmesinde etkili olduğu yönünde iddialar olsa dahi, bunların üzerinde daha fazla bilimsel araştırma yapılması gereklidir. Bu tür takviyeler, önceden doktor ile konuşmadan ve kullanılan ilaçlar ile nasıl bir yan etkileşime girebileceği belirlenmeden birey tarafından kullanılmamalıdır. 

Hipertansiyon bireyin tedavi edilerek gidecek bir durum değildir. Normal şartlarda bireyin hayatının kalanı boyunca hayat tarzını belirleyecek bi durumdur. Bu sebeple birey tansiyonu kontrol altında tutmak için ilaçlarını doğru şekilde almalıdır. Yan etkiler veya ilaç maliyeti  sorun yaratırsa, ilaçlarını almayı bırakmadan önce doktorla diğer seçenekler hakkında konuşulmalıdır. Hipertansiyonu başarılı bir şekilde tedavi etmek ekip çalışması gerektirir. Ne doktor ne de birey bunu tek başına başaramaz. Tansiyonu güvenli bir seviyeye indirmek için bireyin doktorla uyumlu çalışması gereklidir.

Yaşam tarzı değişikliklerine bağlı kalmak, özellikle de herhangi bir hipertansiyon belirtisi görmeyen ve hissetmeyen bireyler için zor olabilir, ancak hipertansiyonun bir anda kontrolden çıkabileceği ve istenmeyen riskleri doğurabileceği unutulmamalıdır. . Bu süreçte bireyin yakınlarının desteğini alması, bireye yardımcı olabilir.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 3 Haziran 2022 Cuma Yayımlanma Tarihi: 7 Aralık 2020 Pazartesi

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI
İçindekiler