Yazı İçeriği

Cinsel işlev bozukluğu iki cinsin de problemi

En çok sertleşme sorunu görülüyor

İleride prostat da görülebiliyor

Kadınlar cinsel isteksizliği önemsemiyor

Cinsellik hem kadınların hem erkeklerin ortak sorunu

Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization) sağlığın fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak iyilik hali olduğu görüşünü savunuyor. Sağlığımızı her yönden etkileyen en önemli sorunlardan biri de cinsel sağlık sorunlarıdır. Cinsellik hem haz hem de üremenin sağlanabilmesi için önemlidir. Cinsellikle ilgili bir sorun yaşanması sadece fiziksel sağlığı ilgilendiren bir sorun değildir. Cinselliğini yaşayamayan, cinsel doyum sorunlu olan bireyin bir süre sonra ruhsal sağlığı bozuluyor. Bu bozukluk kaçınılmaz olarak önce en yakındaki kişiyi etkiliyor. Ardından genişleyerek aile bireylerini ve tüm sosyal yaşamı etkileyebiliyor.


Cinsel işlev bozukluğu iki cinsin de problemi

Cinsel sorunlar, sağlık problemleri ve mutsuzluk yaratıyor. Kişilerin sorunlarını açıklamamaları, doktor ve sağlık kuruluşlarına yönelmemeleri çözümün önündeki en büyük engeldir. Bunun nedeni ise bu konuların hala ‘ayıp’ kabul edilmesi, utanma duygusu ve toplumsal baskılardır. Cinselliğe erkeğin ya da kadının sorunu olarak yaklaşmamak gerekiyor. Çünkü doğal bir cinselliğin yaşanması için bir kadın ve bir erkeğin varlığı söz konusudur. Kadın veya erkeğin birinde sorun olduğunda her ikisinin de birlikte çözüme gitmesi gerekiyor.

En çok sertleşme sorunu görülüyor

Cinsel işlev bozuklukları daha çok erkeklerde görülüyor. En sık rastlanan cinsel sorunlardan biri olan ‘erektil disfonksiyon’ yani sertleşme sorunudur. Sertleşme sorunu yaşlara göre şöyledir:

  • 40 yaşın altında yüzde 1-10
  • 40-60 yaş arasındaki yüzde 10-30
  • 60-70 yaş arasında yüzde 20-40
  • 70 yaş üzerinde yüzde 50-75

Bir erkeğin cinsel hayatının devam etmesi için başvuracağı tedaviler arasında en gelişmiş alan da bu soruna yöneliktir. Ereksiyon sorunuyla başvuran kişilerde ilk olarak sertleşmeye engel olan sistemik hastalıklar tespit ediliyor. Diyabet, kalp hastalıkları, damar sertliği, kullanılan ilaçlar, psikolojik ve toplumsal baskılar gibi birçok etken bu soruna yol açıyor. Bazen de ereksiyon sorunu başka hastalıkların habercisidir. Erektil disfonksiyonun olumsuz etkileri hayat tarzı değişikliği, uygun ilaç kullanımı, intrakavernöz enjeksiyon, vakum cihazları, düşük yoğunlukta ses dalgaları, psikolojik tedavi ve protezler ile tedavi edilebiliyor. Bu tedavilerde eşin de konuya yaklaşımı çok önemlidir. Çünkü erkeğin anlattıkları subjektif olabiliyor. Doktor, eşi dinlediğinde farklı bir hikaye ortaya çıkabiliyor. Kişinin konuyu büyüttüğü ya da küçümsediği anlaşılabiliyor.

İleride prostat da görülebiliyor

Sertleşme sorununun yanında erken boşalma ya da her ikisinin birlikte olduğu sorunlar da görülüyor. Belli bir yaştan sonra bunlara prostat da ekleniyor. İyi huylu prostat büyümesi beraberinde ereksiyon problemlerini getirebiliyor. Sık görülmese de bazı organik hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkan geç boşalmaya da rastlanıyor.

Kadınlar cinsel isteksizliği önemsemiyor

Kadınlarda en sık görülen sorunlardan biri cinsel isteksizliktir. Ancak toplumun kadına ve kadının kendine bakış açısı nedeniyle bu bir problem olarak görülmeyebiliyor. Yaygın bir inanış olarak kadın, cinselliği ‘eşini mutlu etmek’ için bir görev olarak kabul ediyor. Bu nedenle cinsel isteksizlik şikayeti ile başvuran kadın sayısı oldukça düşük. Birliktelikteki çatışmalar, eşe duyulan öfke, kadının kendini değersiz hissetmesi ya da kendi bedenini tanımaması gibi nedenler cinsel isteksizliğe neden olabiliyor. Ayrıca bazı psikiyatrik ilaçların kullanımı ya da bedensel rahatsızlıklar da isteksizliğe yol açabiliyor. Hormonal dengesizlikler, kalp, karaciğer ya da böbrek hastalıkları ile menopoz dönemi cinsel isteksizliğe neden olabiliyor. Sonuç olarak cinsel isteksizlik, her yaştaki ve her sosyo-kültürel sınıfa ait kadın ve erkekleri etkileyebilen, sık görülen bir cinsel işlev bozukluğudur.